Güme Köyü İnternet Sitesi ve Güme Fm - www.gumeliler.net (http://www.gumeliler.net/index.php)
- İL, İLÇE ve KOMŞU KÖYLERİMİZ (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=15)
--- KOMŞU KÖYLERİMİZ VE İNTERNET SİTELERİ (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=122)
---- NAVDALI KÖYÜ (elma pinari) (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=18)
----- Elmapınar[navdalı] köyü (http://www.gumeliler.net/thread.php?threadid=1542)


Yazan elmapınarlı Gün 27.09.2007 Saat 21:41:

  Elmapınar[navdalı] köyü

Sevgili hemşerilerim,amcam Doğan Atlaydan (araştırmacı yazar) Navdalı köyü hakkında tarihi bilgiler aldım.Bunları Yüksel Hanıma göndereceğim o sitede gereğini yapacaktır.Yalnızca küçük bir anektod yazayım.Navdalı köyü 1850 yılında benim sülalemin yaylası olduğu ve orada yalnızca bize ait yerleri eken işçilerimiz olduğu,daha sonra dedem Neşri Beyin (öğretmen) 1950 yılında köylülere 16.000 Liraya bütün yerlerimizi sattığını öğrendim.Detaylı bilgiyi kısa bir süre sonra yollıycam.Saygılar.



Yazan YÜKSEL Gün 27.09.2007 Saat 22:36:

 

selamlar sait bey bilgileriniz icin tesekürler e,postla yollayabilirsiniz elimden geldigince alma pinar kösesine yerlestirmeye calisicam,tesekürler ziyaretleriniz icinde tekrar sagolun herzaman icin bekleriz.



Yazan servet Gün 08.10.2007 Saat 13:04:

 

YÜKSEL ABLA NE ZAMAN GELECEK YAZI ÇOK MERAK EDİYORUM MUHTAR DA MERAK EDİYOR BABAM YANİ



Yazan savaş atlay Gün 28.02.2008 Saat 16:26:

 

Navdalı köyü; Bizim çocukluğumuzun geçtiği, her karışında anılarımız olan bir köydür. Navdalı; iki yüz sene evvelinde beş haneli küçücük bir köydü. Bu beş aile de Mut beyi Deli Ahmet Bey’in çiftçileriydiler 1835 yılına kadar Navdalı topraklarına sahip olan Deli Ahmet Bey; çok zalim, adaletsiz bir adammış ki, gadre uğrayanlar tarafından bir suikastle öldürüldüğünde devlete çok borcu çıkmış. Borçlarının tasfiyesine, sonradan maliye nazırı olan Yusuf Paşa gelir. Deli Ahmet Bey’in kasasında borçlarını karşılayacak Parası bulunmadığından, Ahmet Bey’in tarlaları seçmenlerine dağıtılıp karşılığı para olarak onlardan alınmış imiş. Böylelikle Navdalı tarlaları Çivi köylülerine dağıtılıp tapu edilmiş. Çivi köylüler o tarlaların kendilerine uzaklığından dolayı bakıp ziraat edememişler o yüzden Gıravga beylerine satmışlar. Onlar da kendilerine bir yarar sağlamayan bu tarlaları Hacı Abidin Paşa torunlarından Abdullah Bey oğlu Mehmet Bey’e, O da kardeşi Yakup Bey’e satmış. Yakup Bey’den de; bu köyle ismi özdeşleşen, Nadir Mutluay satın almakla burayı yayla edinmiş her sene yazın buraya yaylaya çıkar, izinli olduğu zamanlarda kendi dikip yetiştirdiği söğütün gölgesinde arkadaşları ile sohbet eder, dokurcun oynar hoş vakitler geçirirdi.
Dedemiz Nadir Mutluay’ın tarihi şahsiyetinden de biraz bahsedeyim, belki sizlerin duymadığınız yönleri vardır.




Müftü Nadir Mutluay

Soylu ve köklü bir ailenin bireyidir. Ötesini 1800’lü yıllara kadar tarihleyebildik. Daha birçok kişiler ve hikâyeleri varsa da somut belgelerle saptayamadık. Şimdilik elimizdeki belgeler Nadir Bey’in dördüncü atası Hacı Abidin paşadan başlıyor.
1804 Kıbrıs isyanını bastırmak için kardeşi Ahmet Paşa ile Kıbrıs’a giden kapıcıbaşı Hacı Abidin Bey (Zeynel Abidin diye de anılır) isyanın bastırılmasında, asilerin tenkilinde harekâtı idare ettiğini, asilerle yüzyüze çarpışıp başarı ile sonuçlandırdığını bildiren arşiv belgeleri vardır. Hacı Abidin Bey Antalya isyanını da bastırınca vezirliğe yükseltilip paşa (mareşal) olmuş, bazı vilayetlerde valilik yapmıştır. En son Bursa valisi iken orada ölmüş. Mezarı Sultan Mehmet camisi bahçesindeki mezarlıktadır.
Nadir Mutluay’ın Soy ağacı şöyle:
1-Hacı Abidin paşa
2-Hacı Ali Bey
3-Abdullah Bey
4-Ali Safi Bey
5-Nadir Mutluay
Nadir Bey, Ali Safi Bey’in oğludur. 1879 yılında Mut’un Absut köyünde doğmuş. 1895 yılında Mut rüşdiyesini parlak bir derece ile bitirdikten sonra medrese öğrenimi için zamanın kültür merkezi Konya’ya gider. Konya medreselerindeki müderrislerle birer birer görüşür, çoğunun bilgisinin kendisine yetmediğini görerek değerli İslam âlimi Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendinin medresesine girer. 1906 yılında tahsilini tamamlayıp icazetini (diplomasını) alır, Mut’a gelir. 1908 yılında Mut mahkeme azalığına, 1910 yılında da Mut müftülüğüne atanmakla 32 yıl bu görevi sürdürüp 1942 yılında emekli oldu. 04.05.1945 tarihinde ansızın kaybettik.

Büyük bir ikna ve hitabet yeteneğine sahip olan Nadir Bey Ulusal kurtuluş savaşımının başından sonuna kadar içinde bulunmuş, desteklemiştir. 1 Kasım 1919’da Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulmasında önder olmuş en etkin kişidir. Bir ay gibi çok kısa bir zamanda bütün Mut köylerinde Müdafaa-i Hukuk şu-belerinin açılmasını sağlayarak Mut Kuvayi Milliye grubunu oluşturur ve onların giderlerini karşılayacak gelirlerin sağlanmasında büyük hizmetleri olur.
Kuvayi Milliye grubunu donatmak için, merkezi Konya’da bulunan 12, Kolordunun tahsis ettiği silâh ve cephaneyi o günlerin ve mevsimin bütün zorluklarına karşın 1919 yılı kasım ayı sonlarında bizzat gidip Karaman’dan getirerek Mut Kuvayi Milliye milislerine dağıtmıştır. Yetmeyince, Mondros anlaşması gereğince Anamur, Gülnar ve Silifke’den toplanan silahlar Karaman’a gönderilmek üzere Mut jandarma deposunda toplanmıştı. O silahların alınmasına kaymakamdan izin almak için cemiyet Nadir Beyi görevlendirir. Kaymakam: “Biz Almanlar ve Avusturyalılarla beraberken yenildik. Anadolu yalnız başına bu koca devletlerle nasıl başa çıkacak” deyince müftü Nadir Bey’in cevabı çok anlamlıdır: “Beyefendi, meselenin dıştan görünüşü aynen buyurduğunuz gibidir. Ancak, vatanını kurtarmak uğruna kellesini koltuğuna alan bir milletle hiçbir kuvvet başa çıkamaz” diyerek kaymakamı susturur ve silahların teslimi emrini alır.
Konya ve Bozkır isyanlarının bir uzantısı olan Ermenek Aslan Memet olayında da çok etkin çalışmaları vardır.
Bunlar ve benzer çalışmaları o zamanki Büyük Millet Meclisince takip ve takdir edilmiş bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından bir telgrafla tebrik ve taltif edilmiştir. Elimde fotokopisi bulunan telgraf nameyi eski yazılı aslından yeni yazıya ve bu günün diline çevirerek veriyorum:
MUT MÜFTÜSÜ NADİR EFENDİYE
Vatanımızın kurtarılması ve milli bağımsızlığımızın korunmasını hedef alan mukaddes davamızı çürütmek maksadıyla düşmanlarımızın teşvikleri sonucu meydana gelen isyan olaylarını bastırmak ve bu suretle milletimizin birliğini temin uğrunda gösterdiğiniz vatan sevgisiyle dolu hizmetleri büyük bir memnuniyetle haber aldım. Harcadığınız fedakârane çalışmalara teşekkür, elde ettiğiniz muvaffakıyetten dolayı zat-ı âlinizi tebrik ederim. 22. Ekim. 1920
Büyük Millet Meclisi Reisi
Mustafa Kemal

İsyanlar bastırılmış, Muharebeler bitmiş, Zaferler kazanılmış, vatan kurtarılmış sıra devrimlere gelmiş… Şapka devrimini kabullenemeyen bazı muhalifler olmuş. Bunlardan biri de Mut Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanı Mirza Bey’dir. Şapka giyilmesi, fes gi-yilmemesi, giyenlerin şiddetle cezalandırılması hakkında çok sıkı ve kesin emirler gelmektedir. Mut’un en kalabalık olduğu bir Cuma günü Mirza Bey fesini giymiş halk arasında geziyor… Kaymakam ne yapacağını şaşırmış Bir tarafta emirler, bir tarafta Mirza Bey… Mirza Bey o kadar güçlü ki… Kimse ona bir şey yapamaz, bir şey diyemez… Kaymakam Nadir Bey’i çağırıp ne yapması gerektiğini sorar; Nadir Bey “merak buyurmayın beyefendi, Cuma namazın-dan sonra giyer der”. Nadir Bey o gün camide şapka devrimi üzerine bir konuşma yapar. O’nu dinleyen Mirza Bey namazdan çı-kınca derhal gider bir şapka alıp giyer. (Üzücüdür ki irticalen yapılan o konuşmanın yazılı metni yoktur)
Nadir Bey’i tanıyanlar; dürüst, adil, zeki, ileri görüşlü, kararlarında isabetli bir yaratılışa sahip olduğunu saygıyla anarak söylerler.
Merhum; âlim ve aydın bir din adamı, bilinçli bir cumhuriyetçi, ciddi bir devrimci, koyu ve samimi bir milliyetçi, kara taassubun amansız düşmanı idi.
Bir gün Konya medreselerinde beraber okuduğu, medreseden iyi bir derece ile mezun olmuş olan arkadaşı Müftü zade Hüseyin efendiye sorar: “Hüseyin efendi, Hazret-i Peygamber Mekke’de dirilse: Ey benim ümmetim, işte ben dirildim, etrafımda toplanın dese. Atatürk te Ankara’da dirilse: Ey benim milletim, işte ben dirildim etrafımda toplanın dese. Hangisinin yanına gidersin”? Hüseyin efendi: “Tabii Mekke’ye Peygamberin yanına giderim” deyince Nadir Bey: “Hüseyin efendi, ben Ankara’ya Atatürk’ün yanına giderim. Der…

Hazırlayan: Doğan Atlay


Bu sitenin tüm hakları Gümelilere aittir. © 2006-2016 GÜMELİLER DERNEĞİ Düzenleyen Ali KAPLAN