Güme Köyü İnternet Sitesi ve Güme Fm - www.gumeliler.net (http://www.gumeliler.net/index.php)
- İL, İLÇE ve KOMŞU KÖYLERİMİZ (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=15)
--- KOMŞU KÖYLERİMİZ VE İNTERNET SİTELERİ (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=122)
---- NAVDALI KÖYÜ (elma pinari) (http://www.gumeliler.net/board.php?boardid=18)
----- Bir Keklik Avcılığı Destanı (http://www.gumeliler.net/thread.php?threadid=1872)


Yazan savaş atlay Gün 02.03.2008 Saat 18:59:

  Bir Keklik Avcılığı Destanı

Bir Keklik Avcılığı Destanı



Eskiden (çok değil 1970 li yıllara kadar) dağlarımızda keklik bol mikdarda bulunurdu. Taban gübresi; adıyla tarlalara atılan ;süper fosfat;; kekliği, yabani güvercinin, culanın ve daha birçok dağ kuşlarının neslini kesti, tarihe karıştırdı. Şimdi bize tatlı anıları ile lafı kaldı;

İşte o kekliğin bol olduğu zamanlarda Mut;ta sayılır avcılar vardı. Onlar yörenin en iyi kekliğini alır, en iyi şekilde bakıp en iyi avı yapmaya özenirlerdi. O zamanın meşhur avcılarından şimdi hayatta kimse kalmadı, hepsini rahmetle anıyoruz. Bazılarının isimlerini herhangi bir sıralamaya koymadan rast gele yazıyorum: Niyazi Özbek, Sadık Keskin, Gardiyan Süleyman, Muhammet Ağa, Tahsildar Nuri Efendi, Neşri Atlay, sağlık memuru Azmi Atlay. Ahmet Toplu Gencelili Abide Mehmet, Becili Mustafa Atalay, Gıravgalı Mehmet Yıldız, daha çokları sayılabilirse de bilgi vermek için bu kadarı yeter diyorum.

Keklik avı mensimi geldiğinde bunlar gruplar halinde beş, sekiz günlüğüne Göğden, Kızılova, Söğütözü, Saypınar gibi avlıklara giderler hem avlanırlar, hem de en tatlı tarafından sohbet edip hoşça vakit geçirirlerdi.

1970 yılı av mevsiminde tertip edilen Kozlar avcılığı sırasında avcı Mehmet Yıldız kümede beklerken hemen yakınında şaşkın şaşkın gezen bir keklik görür ve tetiğe basar… Ne var ki vurduğu keklik, her nasılsa kafesinden atan kendi kekliğidir;

Mehmet Yıldız vurduğu kekliğin kendi kekliği olduğunu anlayınca çok üzülür, olayı bir müddet saklamak ister ama arkadaşları şüphelenirler sıkıştırınca da itiraf eder.

Ben de olayı duyunca Şu şekilde dillendirmişim:



I



Sabahleyin Muttan kalktın yürüdün

Karin boğazını usul geç Yıldız

Kelceköy, Gedikköy hayli yoruldun

Çınarın dibinden bir su iç Yıldız



Eşekler meydanı Ardıçlı tapır

Oranın kekliği ormanda yatır

Eşeğin çiğnine embeli batır

Kuruca köprüden çabuk geç Yıldız



Bundan sonra yolun yokuşa sardı

Yalnız mezar derler bir makam vardı

Köşkün yokuşu da epeyce yordu

Soğuktur Köşkte de bir su iç Yıldız



Yolun çatallaştı hiç fala bakma

Darısekisine gidip yolu uzatma

Usul çık Mavgayı gök tere batma

Yıkılgana vardın bir yol seç Yıldız



Eski yola sap ta git yavaş yavaş

Menzil sona erdi Kozlara ulaş

Avcılar bekliyor onlara yanaş

Onlarla anlaşmak biraz güç Yıldız



Kozlarda bu gece misafirlik var

Akşam mezesine tavşan keklik var

Bu meze rakıya pek güzel uyar

Sulandır rakıyı öyle iç Yıldız



Gece oldu yalan faslı başladı

Arkadaşlar birbirini taşladı

Sıra sana geldi laf yavaşladı

Çok yalan söyleme biraz uç Yıldız









II



İptida Barçından duyuldu sesi

Sesini duyanın coşar hevesi

Her kuranda öter artar nefesi

Koca kekliğin de namı var olsun



Arayı arayı zor bulmuş idin

Kekliğin kıymetin sen bilmiş idin

İki bin liraya vermemiş idin

Sebep olanlara dünya dar olsun



Koca keklik bu dağların şahıydı

Cümle kuşların da padişahıydı

Ne oldu demeden ayağı kaydı

Cennette melekler ona yar olsun





Kanimi[1] geldi kalkıp bakmadın

Kekliği istedi duyup takmadın

İki bini saydı dönüp bakmadın

Göz etti Kanimi gözü kör olsun



Büyük bir hevesle çıktın Kozlara

Kozların kekliği benzer kazlara

Kısmet olup erişirsen yazlara

Keklik avlar iken şansın gür olsun



Erte kuranında kalktın yürüdün

Bulut gibi Daz tepeyi bürüdün

Keklik elde hayli çarık sürüdün

Keklik avladığın yer havadar olsun



Koca keklik ilk kuranda son öttü

Vadesi yetmiş ki kafesten attı

Hasiret taşına acele çıktı

Rabus[2] çifte gayri sayedar olsun



Yıldız kurduğun küme dar mıydı

Etticeğin daim ah-ü zar mıydı

Koca keklik bu cihanda var mıydı

Lafta kaldı gayri namı var olsun



Ettin bir yanlışlık söyleme sakın

Kekliği keserken etrafa bakın

Seyyari dilinden kendini sakın

Öteki keklikler bir ayar olsun



Doğan atlay



---------------------------------------------------------------------------
-----

[1]Kanimi Değerli halk türküleri sanatçımız Musa Eroğlunun babasıdır, o da keklik avcısı idi

[2] 2- Av tüfeği markası



Yazan faruk acar Gün 10.05.2008 Saat 21:59:

 

GUZEL SIIR FAKAT RAKAMLAR ISI BOZUYOR.OKUMAKTA ZORLANIYORUZ.



Yazan saliha Gün 14.05.2008 Saat 06:48:

  Cevap: Bir Keklik Avcılığı Destanı

eline yüreğine sağlık doğan amca babamın anlattığı hikayeleri hatıradımç
çok teşekkür ederim satygılar



Yazan MuTLu Gün 14.05.2008 Saat 11:38:

 

ellerinize sağlık cok güzel bir çalışma olmus


Bu sitenin tüm hakları Gümelilere aittir. © 2006-2016 GÜMELİLER DERNEĞİ Düzenleyen Ali KAPLAN