Rütbesi: 25 [?]
Tecrübe Puanları: 88.830
Sonraki Rütbe: 100.000
Bir Keklik Avcılığı Destanı
Eskiden (çok değil 1970 li yıllara kadar) dağlarımızda keklik bol mikdarda bulunurdu. Taban gübresi; adıyla tarlalara atılan ;süper fosfat;; kekliği, yabani güvercinin, culanın ve daha birçok dağ kuşlarının neslini kesti, tarihe karıştırdı. Şimdi bize tatlı anıları ile lafı kaldı;
İşte o kekliğin bol olduğu zamanlarda Mut;ta sayılır avcılar vardı. Onlar yörenin en iyi kekliğini alır, en iyi şekilde bakıp en iyi avı yapmaya özenirlerdi. O zamanın meşhur avcılarından şimdi hayatta kimse kalmadı, hepsini rahmetle anıyoruz. Bazılarının isimlerini herhangi bir sıralamaya koymadan rast gele yazıyorum: Niyazi Özbek, Sadık Keskin, Gardiyan Süleyman, Muhammet Ağa, Tahsildar Nuri Efendi, Neşri Atlay, sağlık memuru Azmi Atlay. Ahmet Toplu Gencelili Abide Mehmet, Becili Mustafa Atalay, Gıravgalı Mehmet Yıldız, daha çokları sayılabilirse de bilgi vermek için bu kadarı yeter diyorum.
Keklik avı mensimi geldiğinde bunlar gruplar halinde beş, sekiz günlüğüne Göğden, Kızılova, Söğütözü, Saypınar gibi avlıklara giderler hem avlanırlar, hem de en tatlı tarafından sohbet edip hoşça vakit geçirirlerdi.
1970 yılı av mevsiminde tertip edilen Kozlar avcılığı sırasında avcı Mehmet Yıldız kümede beklerken hemen yakınında şaşkın şaşkın gezen bir keklik görür ve tetiğe basar… Ne var ki vurduğu keklik, her nasılsa kafesinden atan kendi kekliğidir;
Mehmet Yıldız vurduğu kekliğin kendi kekliği olduğunu anlayınca çok üzülür, olayı bir müddet saklamak ister ama arkadaşları şüphelenirler sıkıştırınca da itiraf eder.